Toplum mühendisliğine dair notlar

Onur, milliyeti olmayan o ulustur, aynı zamanda bir köprü olan o gökkuşağıdır; içinde hangi kanın dolaştığı önemli olmayan kalpteki o tınıdır; sınırlar, gümrükler ve savaşlarla alay eden o asi, itaatsizliktir.

21 Nisan 2010 Çarşamba

Sosyolojinin Doğuşu

Fransız Devrimi ve Endüstri Devrimi sonrasında yaşanan büyük toplumsal dönüşümlerin oluşturduğu soruların bilimsel yöntem kullanılarak cevaplanması çabası, bilim olarak sosyolojiyi doğurmuştur. 18. yüzyılın sonlarında yaşanan Fransız Devrimi ile mevcut toplumsal yapı yıkılmış, kaos ve düzensizlik meydana gelmiş, bireyler Ortaçağ’ın görece düzenli ve daha huzurlu günlerini arar olmuştur (Vander Zanden, 1996:9). Bunu izleyen Endüstri Devrimi ise başta ekonomik ve endüstriyel yapı olmak üzere aile, eğitim, tabakalaşma gibi toplumun temel kurumlarını ve yapısal özelliklerini değiştirmiştir. Bu gelişmeler sonucunda Avrupa toplumunda büyük ölçekli değişmeler yaşanmış, laikleşme, kentleşme ve endüstrileşme hızlanmış, nüfus artmış, sınıfsal yapı değişmiş, kısacası yeni bir toplum yapısı meydana gelmiştir. Yaşanan bu büyük dönüşümle kırsal, bütünleşmiş, durağan toplum yapısı kentsel, kozmopolit, hızla değişen bir yapıya dönüşmüş; geleneksel toplumların yerini modern toplumlar almıştır. Sosyolojinin ortaya çıkmasındaki en büyük etken bu geniş çaplı değişim ve dönüşümdür. İlk sosyolojik analizler, bu değişim ve dönüşüm ikliminde ortaya çıkan “toplum nedir?”, “toplum neden şu anda var olduğu gibi yapılanmıştır?” ve “toplumlar neden ve nasıl değişirler?” gibi sorulardan yola çıkarak nelerin neden değiştiğini ortaya koymaya ve gelecekte toplum yapısının nasıl olacağını tahmin etmeye çalışan analizlerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder